28 Mart 2010 Pazar

Okul Girişindeki Kontrol

Forumda yazdığım ve hoşuma giden bazı postlarımı burada paylaşmayı seviyorum. Aşağıdaki de Babasayfa'da "Okul Girişindeki Kontrol" başlığına karaladığım bir şeyler. Paylaşmak istedim.

Saçlar jöleli. Ergenliğin verdiği gazla, karşı cinse kendimi beğendirme sevdasındayım. Jöle de zamanın en kolay şekil değişim aracı. Büyüklerin "çok sürme kel kalırsın" tehditlerine rağmen, jölesiz saçla okula gittiğimde kendimi çıplak gibi hissediyorum o zamanlar. Öyle eziğim... Neyse, yine aynı zamanlara tekabül eden bir dönemde lisede bir müdür yardımcısı var. Facebook olsa ve "Jöle Karşıtları Olarak Toplanıyoruz. Hedef: 1.000.000 Hoca" diye grup açılsa, ilk üyesi bu olurdu. O derece nefret ediyor, saçımıza sürdüğümüz bu meretten.

Her Pazartesi günü, İstiklal Marşı'nı takiben tek sıra halinde okul kapısından içeri girerken kravatımdan yakalıyor. Saçlara elini atıyor. Zaten dik dik saçlara gelen her hangi bir etki olduğunda rahatsız olmaya eğilimliyim, (jöleli saçı bozana iyi gözle bakılmaz zira) adam tutup, kafamı 5 defa elleriyle çevreliyor. Ne saç kalıyor, ne şekil doğal olarak. Bu hengamede "hocam dur etme" diye inlerken bırakmış olduğum sakal göze çarpıyor. Oradan ikinci darbeyi yiyorum. Sonra monttan pantolonun dışındaki gömlek sarkıyor. Hoca, bunu da görünce yukarıda "Finish Him" diye bir yazı çıkıyor haliyle. Ama en başarılı öğrencilerden biri olduğum için, genelde ucuz atlatıyorum. Ne zamana kadar mı? Bir dahaki Pazartesi'ye kadar...





  Not
Şimdi? Şimdi jöle kullanmıyorum.
 

2 yorum: