22 Aralık 2009 Salı

Bir Alkol Özentisine Kısa Notlar

20 tane bira içtin. Bir kasa birayı tek başına kanalizasyona gönderdin. Ama hayatında öğrenemedin biranın sınırı olmadığını. Öğrenemedin, 16 yaşında çıtır ergenlerin bile rahatça en az 5-6 bira içebildiğini.

İki büyük rakıyı tek başına bitirdin. Zamanını sorduk, "2-3 saat" diye cevap verdin. "Meze?" dedik, "yok" dedin. "Tek başına mı?" dedik, "tek başıma" dedin. "E yarrak kafası!" dedik haliyle. Şaşırdın bunu duyunca tabi. Beklemiyordun. "Helal lan" bekliyordun. Ya da “yuh oğlum” gibi bir kızgınlık kisvesi altına saklanmış, göğsünü kabartacak kelime öbeği bekliyordun dudaklarımızdan. Ama bilmiyordun ki, rakı yavaş içilir. Bilmiyordun ki, muhabbetle içilir. Mezeyle içilir. Bilmiyordun ki rakı içmeyi bilenler senin gibi adamı bırak sofralarına oturtmak, yanlarından geçirmezler. Aldandın. Ortamdaki 2-3 kıza iyi görünmek, güçlü imaj oluşturmak , belki biraz da -bizim ülkede gayet sevimsiz duran- bir serseri maskesi takmak istedin. Kızlar yedi mi bilmiyorum. Ama biz yemedik.

Sonra votkaya göz diktin. Ortamdaki yüksek volumle dalgalanan vodka-vişne bardağıyla karıya kıza yaklaşıp seks için umutlandın uzun uzun. Veren oldu ya da olmadı, bizi ilgilendirmez. Ama sonra çıkıp votkanın en iyi içki olduğunu iddia ettin. Sırf sen meyve suyu içip sarhoş olmak istiyorsun diye tüm kaliteli içkileri bir kenara attın. Önceki hallerini bildiğimiz için laf etmedik. Baktık ve güldük sana. O sırada sen, yanımızdaki kızların istediğini söylediğimiz ama aslında kendimiz için istediğimiz içkileri getirmek için bara doğru yönelmiş, gidiyordun.

Yılbaşı oldu. Biz eğlenmeyi amaçladık, sen içmeyi. O yüzden biz muhabbetin en güzel yerinde daha 2. Kadehimizdeyken sen 5. Bardağı yuvarlamakla meşguldün. Neyi, nasıl içeceğini bilmediğin için, alkol ihtiva eden her şeye saldırdın, karıştırdın, gereksiz bir show uğruna hem midenin hem de karaciğerinin anasını siktin. Üstelik bunları sadece kendine zarar vererek değil, bizim içki stoklarımızı da sabote ederek gerçekleştirdin. Yaptığını sevmedik. Saçmalamanı, konuşmanın bozulmasını, kusmanı kendi grubumuza yakıştıramadık. Belki hatırlamazsın ben hatırlatayım sana: Kafan klozetin içinde kusup, öğürürken; bir yandan “normalde bana bir şey olmaz da bugün midem kötü ondan” diye saçma sapan bir cümleyi tamamlamaya çalışıyordun. Ben o dakika gittim içeri.

Sonra viskiye sardın. Tadı iyi olduğu ya da beğendiğin için değil. İçebiliyor olduğunu kanıtlamak için. Televizyon ve ana akım medya yayınlarında gördüğün ve asiliği simgediğini sandığın Jack Daniels şişesini kafana her dikişinde, yüzünün buruşması zar zor engellediğini fark ettik ama çaktırmadık. Sonra viskiyi kola gibi tuhaf şeylerle karıştırıp öyle içmeye başladın. Club’da votka içmeyi sevmenden farklı bir şey değildi yaptığın. İçkiler farklı olsa da ana amaç aynıydı. Sonraları viskiye alışma evrende, viski kadehini ağzına kadar doldurduğun gün ayrılmıştık yanından hatırlarsan.

Üstelik bunların hepsini yaparken yaşın 15-16 değildi. Ergen ve bilgisiz değildin. İşte bu yüzden seni aramıyor, sormuyoruz artık.